Pir Sultan Abdal Sözleri
Ön Söz: Cehennem dediğin dal odun yoktur. Herkes ateşini kendi götürür.
Herkese gönlünce ver deli gönül.
Ben bülbülüm dersin, gülün var mıdır?
Bozuk düzende sağlam çark olmaz.
Ardınca kuyular kazar. En iyi dostundan sakın sen seni.
Bir halden anlamaz cahile kul eyledi zaman bizi.
Eksikliğim çoktur ben de bilirim. Eksiklikle kabul eyle gel beni.
Hiç ellerin taşı bana değmez. İlle dostun gülü yaralar beni.
Alem çiçek olsa, arı ben olsam dost dilinden tatlı bal bulamadım.
Benden selam olsun ev külfetine çıkıp ele karşı ağlamasınlar.
Bir kişi Hakk’ın emrinde olmasa ona nesne gelmez, selamın almam.
Derdim çoktur hangisine yanayım yürekte yareler türlü türlüdür.
Şu yalan dünyanın sonu hiç imiş. Akşam gelip konan sabah göç imiş.
Cehennem dediğin dal odun yoktur. Herkes ateşini kendi götürür.
Bin kez kırdılar dallarımızı bin kez budadırlar. Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz.
Dostum beni ısmarlamış, gel diye gideceğim ama yol bozuk, bozuk.
Kara toprak gibi sakin ol otur Hak’tan ne gelirse kabul et getir bahar aylarının yemişin bitir.
Karga konsa gülistana gülün kadrini ne bilir kendi kadrini bilmeyen elin kadrini ne bilir.
Gel ahımı alma güzel bir ah yerde kalmaz imiş gaziler fani dünyada Pir ağlatan gülmez imiş.
Gönüldür cennet yapısı nur ile aydın kapısı kıldan incedir köprüsü geçebilirsen beri gel.
Hak bizi yoktan var etti şükür yoktan vara geldim yedi kat arşa asılı kandildeki nura geldim.
Demiri demir ile dövdüler. Biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar. Biri aç biri toktu.
Oku asılanın yayı yasılır gaziler kılıcı Arş’a asılır gurur ile kahramanlar basılır nasihatim dinle, sakın gururdan.
İman eder, amel etmez Hakk’ın buyruğuna gitmez kadılar yaş yere yatmaz hiç böyle bir şeytan var mı?
Aşk harmanında savruldum Hem elendim hem yuğruldum kazana girdim kavruldum meydana yenmeğe geldim.
Altından bir pula olur mu kail konuş ki ehl ile olasın ehil konuşma cahille olursun cahil kişi itibardan düşer mi düşer.
Abdal Pir Sultan’ım, böyle mi olur herkes ettiğini elbette bulur alıcı kuşların ömrü az olur akbaba zararsız yaşar mı yaşar.
Dağlara taşlara lalesin verdi kafire hisarın kal’asın verdi arıya bal verdi belasın verdi arı ağlar bana, balımdan oldu.
Gelir senin ile güler de oynar ardınca önünce ayıbın söyler bir vakit gelince önüne çıkar en iyi dostundan sakın sen seni.
Gönül havalanıp gökte gezerken bana zulüm kanlı zalimden oldu kişinin çektiği dili belası her ne oldu ise dilimden oldu.
Ne kadar bilsen de bilire danışDanışan dağları aşar mı aşarDanışmadan yola gitse bir kişiYorulup yollardan şaşar mı şaşar.
Kaba rüzgar gibi boşa dolaşma çalıya çırpıya değip ileşme toz toz olup topraklara karışma harman yeli gibi es deli gönül.
Gel ey zahit bizim ile çekişme Hakk’ın yarattığı kul bana n’eyler kendi kalbin arıt, bize ilişme bendeki küfr sendek’imana neyler?
Hatırın yıkarlar hatır yıkınca gözyaşı yeğlenmez taşıp akınca el elden üstündür arşa erince nasihatim dinle, sakın gururdan.
Pir Sultan Abdal’ım dağlar aşalım aşalım da dost iline düşelim çok nimetin yedim helalaşalım geçti dost kervanı eyleme beni.
Hünerin var ise kendini devşir söyleyecek sözü kalbinde pişir ululuk büyüklük Hakk’a yaraşır nasihatim dinle, sakın gururdan.
Benden selam söylen sofu canlara vücudun şehrini yuyanlar gelsin yedi kat göklerin yedi kat yerin kudret binasını kuranlar gelsin.
Pir Sultan Abdal’ım böyle söyledi indi aşkın deryasını boyladı bunu işlemeyen kula söyledi en iyi dostundan sakın sen seni.
Bu dünya dediğin bir sınık yaydır evveli toy düğün, ahiri vaydır dört kapılı ulu hoş bir saraydır konan göçer imiş, kalan eylenmez.
Gelir senden önce yükseğe çıkar gözlerinden kanlı yaşını döker ayağın kayınca urganın çeker en iyi dostundan sakın sen seni.
Abdal Pir Sultan’ım, keremler kani nereden geliyor canımın canı sensin bu gönlümün şahı sultanı sensiz bu cesette bu can eylenmez.
Pir Sultan Abdal’ım, bu sözüm haktır gaziler sözümün hatası yoktur aşıkın maşuktan dönmesi çoktur Pirin eşiğine düş deli gönül.
Bir su bir gölde çok durursa kokar azar azar çağla ak deli gönül bulanık akma ki içmezler seni çeşmenin gözünden çık deli gönül.
Bir öğüdüm vardır sana söyleyem en iyi dostundan sakın sen seni öğüdüm dinlersen manası budur en iyi dostundan sakın sen seni.
Ben de şu dünyaya geldim geleli kalsın benim davam divana kalsın yaradan Allah’tır benim vekilim kalsın benim davam divana kalsın.
Pir Sultan Abdal’ım, çağır ya gani veren Allah yine alır ol canı gönül bir gemidir, akıl dümeni akıl dümen, ya söyleyen dil nedir?
Ateş gibi birden parlayıp yanma yanıp yanıp çevre yanın yandırma kah karanlık kah aydınlık görünme meydanda mum gibi yan deli gönül.
Ben dervişim dersin dava kılarsın Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır kendini gör, elde sen ne ararsın hâlâ hâl etmeğe hâlin var mıdır?
Başım alıp hangi yere gideyim gittiğim yerde buldu dert beni oturup benimle ibadet kıldı yalan söyledi de yüzüme güldü yalın kılıç olup üstüme gel.
Dertli olmayanlar derde yanar mı sadık derviş ikrârından döner mi dertsiz bülbül gül dalına konar mı ben bülbülüm dersin, gülün var mıdır?