Ülkü Tamer Sözleri
İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür. Ülkü Tamer
Varsın yaz biterse bitsin
Sıcak bir kış getir bana
Uykumda sarılmam için
Sonsuz bir düş getir bana
“Selam Olsun Dağa Taşa” adlı şiirinden dizeler..
Kağıdımız çaput bizim
Kefenimiz bulut bizim
Mesleğimiz umut bizim
Kuranlara selam olsun
Bilge olmak zorundasın. Bilgeliğin tek koşulu var: Dünü yarında yaşayacaksın; ama dünü yarına taşımayacaksın. Hükümdarsın şimdi. Hükümdarlığın tek koşulu var: Ülkene her sabah güneşi getireceksin. Güneşi getirmek için her gece kendi kanınla yıkanacaksın.
Hürlük vardı, verdiler onu, istemek için yeniden..
Acı çekmek ölmekten daha çok cesaret ister…
Artık nereye koşsam bu şehri taşıyacağım…
İstanbul bir çocuktur minarelerde ölen,
Her şeye karşı ve hiç durmadan ölen…
Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder.
Alnıma dokunanlar
İyileşmiş desinler.
Döşündeki mermi değil
Bu yalnızlık yorar seni..
Yetmez mi?
Kaç kelebek ömrü kadar ömür yaşadın.
Tanrı
Bin birinci gece şairi yarattı,
Bin ikinci gece Cemal’i,
Bin üçüncü gece şiir okudu tanrı,
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.
AĞIT
Bu toprakta kalır adın
Tohumların arasında
Yeşilinde tarlaların
Başakların sarısında
Yıllar geçse de aradan
Kopar gelir ırmaklardan
Işır yine kurşunlanan
Dostlarının yarasında
Günü gelir dağa çıkar
Yıldızlardan şiir çeker
Kanımızı siler yıkar
Suların en durusunda
Bir annedir bir kardeştir
Ovalarda bir ateştir
Sırasında hayat verir
Ölüm saçar sırasında
Bayrak olur bize yarın
Rüzgarıyla ilkbaharın
Dalgalanır genç kızların
Gözlerinin karasında
Aralık Ocak Şubat
Bir kardan adam yapar seni
kutuptaki arkadaşım,
biraz güç de olsa havaya kaldırır
ve göğe fırlatmayı becerir.
Güney kutbundan atılan adam
burada kar olarak düşer,
onun beynini gezen üzgünlük
benim burnumun ucuna düşer..
“dünyada ne kadar kuş varsa bir fazlası senin soluğunda. bana bir ninni söyle, savurup atsın yorgunlukları.”
“Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün”
Yenilirsem yenilirim, ne çıkar yenilmekten? Seninle çarpışmak kişiliğimi pekiştirir benim.
Bir soğuk yel eser, üşür ölüm bile..
İyi nişan alırdı kendini asan zenci, Bira içmez ağlardı, babası değirmenci, Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci… Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen…
“Bana çiçek gönderme, bir kuş ağacı gönder. Alnıma dokunanlar iyileşmiş desinler”
“Suya attığım çiçekler Bir gün olur döner bana.”
O eski bir güvercindi gittikçe hatırlanan, O eski bir güvercindi, uçması da iyiydi bana kalırsa O eski bir güvercindi, çünkü tenhaydı şehirler, Benim saçlarıma saklanırdı, benim saçlarım çalılara; Onu görürdüm göllere girdiğimde, bıldırcın avladığımda akşama…