Cehennem düşüncesi bile korkutur insanı. Bu dünyadaki günahların bedelinin en ağır şekilde cehennemde karşılık bulacak olması, birçok insanın günah işlemesine engel olur. Peki hiç düşündünüz mü? Ya bu dünya başka bir kainatın cehennemiyse?
Dünyadaki cehaleti bitirmeden savaşları bitiremezsiniz. Çünkü cehalet bilgisizlikten beslendiği kadar öldürme içgüdüsünden de beslenir. Cehalet örgütlü bir hale geliyorsa, dünya üzerinde başka bir tehlike aramaya gerek yoktur.
Aslında var olmak ve yaşamak arasında büyük farklar bulunur. Dünya üzerindeki çoğu insan yaşadığını düşünür, ama hiç kimse var olduğunu ve varoluşunu düşünmez.
Tarih, dünyayı değiştirmek isteyen ve bunun için mücadele vermiş birçok karaktere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde dünyayı değiştirebilmek için insanın ilk önce kendisini değiştirmesi gerekecektir.
Afrika’da çocuklar ve kadınlar açlıktan ölmeye devam ediyor. Ortadoğu’da savaşlar yüzünden olan yine çocuklara oluyor. Dünya dönmeye devam ediyorsa alışkanlığından dönüyor, isteyerek döndüğünü hiç sanmıyorum.
Dünyanın en güçlü insanı kimdir? En zengin olanı mı yoksa en bilgin olanı mı? Bence dünyanın en güçlü insanı, bu dünyanın çılgınlığı karşısında delirmeden sakin kalmayı başarabilen insandır.
Bu dünyada milyarda bir ihtimaldin. Yine de doğmayı ve var olmayı başardın. Yerini hak etmediğini düşünüyorsan konuya buradan yaklaşmayı denemelisin. Sen sadece bir kişisin, ama bir başkası için kocaman bir dünyasın.
Üç günlük dünya için hiç kimseyi kırmaya ve üzmeye değmez. Karıncayı bile incitmemek için dikkatini toplayan bir insan için dünyada yaşanan savaşlar sonrasında ortaya çıkan manzara adeta bir cehennemdir.
“Başka dünyalar var mı?” diye sorarken aslında ne kadar yalnız varlıklar olduğumuzu kabullenmiş olmuyor muyuz? Koskoca evrende sadece bir toz tanesi büyüklüğünde olan dünya içinde, bizim sahip olduğumuz büyüklüğü siz düşünün.
Dünyada açlık ve sefalet çekerek ölmeye devam eden insanlar varsa, ölen aslında bu insanlar değildir. Ölen bütün insanlığın bizzat kendisidir.
Dünya Sözleri
Dünyaya gelirken bile ağlayan bir canlı olan insanın, dünyadaki yaşamında mutluluğu yakalayabilmesi ne kadar kolay olabilir ki? Belki de mutluluğu ifade ediyordu bebekler ağlarken…
Eğer bir yalan söylenirken ustalıkla betimleniyorsa, bu yalana bütün dünya inanabilir. Yalanın evrensel niteliği olduğu kadar, evrensel bir ikilemi de vardır. Bazen yalanın yalan olduğunu, sadece yalan söyleyen bilir.
‘Dünya küçük’ der insanlar birileri tarafından ihanete uğradıklarında. Aslında dünya bizler için o kadar büyüktür ki; onu küçük olarak görmemizi sağlayan saf egomuzdan doğan umut düşüncesidir.
Yaşadığını anlaman için tokat yediğin bu dünyada, kim sana gül bahçesi vadetti ki?
Bu dünyada ne yaparsan kendine derler ya, hah işte o söz çok boş! Bu dünyada ne yaparsan evladına!
Dünya öylesi bir yer ki; senin bindiğin dalı, sana kestirir. Acımasız dünyada hayatta kalmanın tek yanı planlı olmaktır.
Çünkü sen benim koskoca kainatta nefes alabildiğim dünyamsın.
Kaderin oyunu deyip geçme, dünyada her oyun; insanın kendisiyle oyunudur. Bu oyundan ancak sabırlı olan galip çıkar.
Aslında hepimiz şefkatli ve sevgiye aç bir şekilde dünyaya gelmiştik. Sorun da burada galiba. Kimse bize gelmiş olduğumuz dünya ile yüzleşmemiz gerektiğini söylememişti.
Merak ediyorum, ‘Dünyanın Enleri’ listesinde neden dünyanın en iyi insanı yok? İnsanın kendi vicdanı ile bağlı olduğu bu dünya, kimilerinin tek ekmek kapısı olduğundan mı?
Sanırım 50 yıl sonranın klişe cümlesi ‘Rüyamda görsem inanmam’ değil ‘Dünyada görsem inanmam’ olacak. İnsanı kendi kendine düşman eden başka bir gezegen daha var mı?
O kadar güzelsin ki, bazen yanlış dünyaya gönderilip gönderilmediğini sorguluyorum.
Belki de içinde bulunduğumuz bu dünyadan daha acımasız bir gezegen vardır.
‘Dünyalar benim oldu’ sözü benim için hiçbir anlam ifade etmiyor. Ben dünyamı seninle tanıştığımda buldum, en güzel okyanusum sen oldun.
Milyarlarca gezegen içinde sana yalnızca dünyada hayat olduğunu hissettiren o düşüncenin kaynağı nedir?