En kırılmaz yerden kırdın kalbimi. Artık nasıl dönerim sana. Nasıl eskisi gibi, sımsıkı bağlanabilirim bu aşka?
Ben seni daha fazla kırmamak için küserim. Sen bunu çocukluk anlarsın. Peki sen söyle bana. Var mıydı bunları bana yaşatmaya hakkın?
Benden kaçman, seni delicesine sevmeme engel olmadı hiçbir zaman. Yerli yersiz küskünlüklerin olsa da, seni yazdım kalbime. Tüm küskünlüklerini, unutturacağım bir gün sana.
Artık hiçbir yalanına tahammülüm kalmadı. Can acıtıyor en acısından. Bugüne kadar görmezden gelsem de sevdamdan. Artık taviz yok gururumdan.
Kırgınlıklarım hayata değil. Hayatı yaşayan, acısıyla tatlısıyla yaşatan bizleriz. Küskünlüğüm, hayatta karşıma çıkmış olan 5 kuruşluk insanlara. Çünkü hayatın vurdu dediğimiz darbeyi, onlar vurur aslında.
Senden bu kadar uzak kalmışsam, bil ki vardır bir nedeni. Sen umursamamızlık olarak algılarsın, ben kırgınlık olarak görürüm bunu. Bu uzaklık, sadece bir küslük değil anlayana. Yalanlarından, riyalardan, değer görememekten, hızlıca bir kaçıştır aslında.
Küskünlüğüm elbet geçip gider ama, kırgınlıklarım kalır ardımda. Çünkü kırgınlıklar, küskünlüklerden daha derinde kalır bu hayatta.
Küsmek sana göre çocukça bir eylem gibi gelse de, aslında küsmek hissettiklerinin dışa vurmasıdır. Yani bir nevi dürüstlüktür aslında. İçinde kin beslemeden, duygularının dışa vurup yansımasıdır.
Sen kabuk bağlamış yaralarımı, yeniden açtın. En ummadığım anda vurup, arkana bakmadan kaçtın. Artık ne bu aşkın sonu, ne bu kırgınlığın telafisi var.
Ben seni, herkesten ve her şeyden çok sevdim. Sen bu sevgiye layık olamayıp, yalanlarınla yıktın. Her defasında sahip çıksam da, artık son haddindeyim. Bıktım.
Küslük ile İlgili Sözler
Senin gözlerine benziyor diye, masmavi denizlere küstüm. Baharda açan çiçeklere, güllere konan bülbüllere, gözlerin gibi parlayan yıldızlara, seninle hayat buluyordum. Artık tüm hayata küstüm.
Gözlerimi yumdum ben acıyla. Küslüğüm ayrı, kırgınlığım ayrı bir yana. Ne zaman diner bu acı, ne zaman biter bu kırgınlık? Nefret kusuyorum artık. Nefret tüm yalanlara.
Ben ellerinden tutup, yüreğimi yüreğine nakşetmek istedim. Sen yalanlarınla, bu aşka büyük bir ayrılık biçtin. Küskünlüğüm belki bir gün yok olup gider ama. Bu kırgınlığıma bir çare var mı ya?
En derin duygularla bağlanmışken ben sana. Sen hep sırtımdan vurdun. Hep yanlışlarla birlikte oldun. Her güvenimin ardından, döndüm sudan çıkmış bir balığa. Ben gözlerim gözlerine doymasın isterken, nasılda inanmışım sen en büyük yalanları söylerken.
Artık ne bu kırgınlığım geçer sana, nede içimdeki öfke. Her defasında ayaklar altına aldığın gururumu, bir daha ezdirmeyeceğim sana. Küslük de. Kırgınlık de. Adını ne koyarsan koy, ben yokum artık. Elveda.
Önce bir damla mutluluk tattırdı. Sonra hayatımı kararttı. Gözlerimde yaş, kalbimde büyük bir sızı. Sonrasında derin bir ayrılık acısı. Küstüm be felek. Barışmam daha. Uzak olsun benden aşk. Gülmek haram olmuş bana.
Tüm olumsuzluklara rağmen kucak açtım ben sana. İçim, belki bu ayrılığın acısıyla yanıp tutuşur. Belki acıların en büyüğünü yaşarım. Ama bu kırgınlığın telafisi yok. Yaptığın hatalar, bende derin izler bıraktı. Söylediğin yalanları düşündükçe, içim bir kez daha yandı.
Ben senin üzerine bu kadar titrerken. Sana hiçbir şekilde toz konduramazken. Sen umursamaz bir şekilde kırdın kalbimi. Karşılığı bu olmamalıydı. Ne sevgimin, ne sana verdiğim değerin. Küskünlüğüm elbet geçer. Lakin, bir ömürdür kırgınlığım.
İçinde derinden derine bir duygu var. Unutmaya yüz tutmuş, tuhaf bir şey. Aşkım bana küsmüş. Ölümden öte bir şey.
Yalnızlıktan değil de, sensizlikten korkmuştum hep. Korktuklarım başıma geldi. Değer verdiğim aşkın, şimdi bana kocaman bir ayrılık verdi.
Aşka, sevdaya ve sana nasıl küskünlük olur? Verdiğin değerden uzak, yalanlarla dolu bir soysuz, bu hayatta elbet bulunur.
Vazgeçemem zannediyordum yıldız yıldız gözlerinden. Tutsağı olmuştum, vazgeçemem diyordum bal tatlısı sözlerinden. Tüm direnmelerime rağmen, yenik düştü gönlüm büyük bir kırgınlığa. Artık ben yokum can özüm. Mutluluklar sana, en büyük yalanlarınla.