Acılarınızı önemseyin, onlar sizin koltuk değnekleriniz.
Lütfen biraz gülümse, ilaç alacak param yok çünkü.
Anadan doğma entellektüel bile olsa bir kadın, ya da erkek bir kere terk edilsin yeter. Bütün o fularlı zihniyet, yabancı edebiyat okuma takıntısı ya da ağız dolusu söylenen aşırı dozda sosyalist söylemlerin yerini ‘bir kulunu çok sevdim, o beni hiç sevmiyor’ alır.
Çok şey istemiyorum senden;
Allah’tan kork, kuldan utan, beni sev.
Duydum ki aşık olmuşsun.
Acil şifalar dilerim.
Ah o gözlerin! Ruhsatsız silah taşımak değil de ne?
Aşk olmasa, hepimiz gururlu insanlarız aslında!
Artık uyuyalım,
Nasılsa mutlu değiliz.
Ölüm kontrol hapı gibidir ayrılık; ruhunu katletmek istediğinizden ayrılın, sonrası malum!
Özledim seni. Genç yaşta annesini kaybetmiş bir delikanlı gibi…
Özledim seni. Evlenme vaadiyle kandırılmış bir genç kız gibi…
Özledim seni. Sadece benim gibi. Hepsi bu.
İyi geceler öpücüğünü de geçtim.
Bana yüzlerce günaydın borcun var, unutma.
Bazı kadınlar gururludur, bu yüzden sürekli soğan doğrarlar.
Fakat unutma; yollar sadece gitmek için değil, gelmek için de var…
İki kişilik masaya tek başına oturup iki çay söylemek kadar afilidir delilik.
Hadi ama çayın soğuyacak neredesin..?
Pişman mıyım? Sanmıyorum. Çünkü sen benim en mantıklı aptallığımdın.
Hayran olduklarınız belki de hayvan olduklarını gizliyorlardır…
İstisnasız her kadın hayatı boyunca en az bir kez büyük bir hata yapmıştır. Bu hata yapılan seçimlerden kaynaklanır ve mutlaka bir kıyıda köşede bırakılan göz yaşları mevcuttur. Yani makyaj sadece göz altı torbalarını, kırışıklıkları değil, hataların sebep olduğu göz yaşlarını da kapatırlar.
Üst üste sigara içiyorsanız şayet, içinizde kimseye söyleyemediğiniz çok başka bir yaranız var demektir ve mutsuzluk sizin için bir pakette yirmi adettir.
Yalnızlık garip bir kelimedir; çoğu zaman yanlış yazılır. Hatta Türkçe’ye tercümesi de ‘bir bardak çay’dır.
Şiirden yüzük yaptım sana, rica etsem takar mısın parmağına?
Herkes şairdir bu coğrafyada, yeter ki terk edilmiş olsun…
Uyku bazı insanlar için lükstür ve vergiye tabidir. Uyuyamıyorum, uyuyabilecek kadar zengin değilim. Unutamayanlar en çok uykusuz kalanlardır; çünkü uyurken özleyemez insan. Unutamıyorum. En çok bir şeyler içerken hatırlar insan, en çok üçüncü dubleden sonra gider o el o telefona; çünkü rakı zaman makinesidir. Hatırlıyorum. En çok yalnızken kendi kendine konuşur insan,yalnızken küfreder, yalnızken ağlar. Yalnızım.
“Kendine iyi bak” klasik bir Türk yalanıdır. Aslına bakarsan çok da umurunda değildir gidenin kalan.Bir söz aşımıdır bu ya da vakit doldurma… Ama sen yine de iyi bak kendine lütfen ve bana ihtiyacın olursa eğer ağla biraz. Bilirsin dayanamam buna…
Şimdi uyu lütfen, daha büyüyüp anne olacaksın sevgilim…
Bazen birini sevmek için bir sebep ararsınız, bazen de bir sebep için sevecek birini…
Anadan doğma entelektüel bile olsa bir kadın, ya da erkek bir kere terk edilsin yeter. Bütün o fularlı zihniyet, yabancı edebiyat okuma takıntısı ya da ağız dolusu söylenen aşırı dozda sosyalist söylemlerin yerini ‘bir kulunu çok sevdim, o beni hiç sevmiyor’ alır.
Fotoğraflarla konuşan insanlar vardır evet. Onlara deli deyip geçmeyin sakın, zararsızdırlar. Sadece özlüyorlar… –
Herkes sizi mutlu edebiliyorsa, o işte bir yavşaklık vardır.
Zincirleme tesadüflerin bileşkesidir ömür. Hepimiz farkında olmadan başkalarının hayatını evlat edinmiş, başkalarının acılarını yaşıyor olabiliriz. Hepimiz kendi hikayelerimizin içinde başka insanların hikayelerini saklıyor da olabiliriz.
Bazen birisi öyle bir gider ki hayatınızdan, “keşke hep yalnız kalsaydım” dersiniz.
Madem Gidiyorsun , Benim de Çorbada Tuzum Bulunsun. Siktir Git. / Oğuz Bal
Aşk; iki farklı ruhun güzel kızıdır’ derdim, şimdi kızımız sen gidince, kötü yola düştü sayende.
Sorun mesafelerde değil, bir otobüs ya da uçak biletine bakar her şey. Sorun sizi sevmiyor olmaları.