Sevginin açamayacağı kapı yoktur derler büyükler. Bir denesene beni sevmeyi bak kapılarım nasıl açılıyor sana.
Sen gülünce cennetten bana el sallıyor en güzel melekler. Farkında değilsin ama gözlerine bakınca ben bambaşka mutluluklar görüyorum.
Gülümse gülümse ki dünya serilsin ayaklarımıza. En mutlu sen ve ben olmak varken neden gülmezsin ki?
Boğulacakmışım gibi seviyorum seni. Hani bebekler annelerini görünce mutlu olur nefesleri kesilir ya aynen öyle.
Sen benim nefesimsin. Sensizlik dendiğinde boğazımdaki düğümlerle nefes alamam ki ben.
Gel desem sana hayat izin vermez. Git desem kalbim yaralanır. En iyisi sen gel hayata inat yapalım.
Benim iki elim varken benden fazlasını bekleme. Gel senle dört elle sarılalım hayata, bak her şey nasıl bambaşka.
Yanlızlık ve sen bambaşka dünyalarsınız. Yanlızken sen yoksun sen varken yanlızlık yok nasıl seviyorsunuz birbirinizi?
Senin gözlerine bakınca kendimi görüyorum. Görüyorum diyorum ama bu adam kim ben tanımıyorum.
Kendimi unuturcasına aşık oldum sana. Kara sevda dedikleri bu olsa gerek kapkara.
Her yer karanlık sevdanla. Eğer gelsen yanıma nasıl ışık olurdun bana.
Elimde bir deniz yıldızı tutuyorum. Denizden nasıl uzaksa elimdeyken sende öyle uzaksın bana.
Etme gülüm. Yazık etme bu adama. Görmez misin sensiz nasıl tek başına yıldızlarda.
Gökyüzü sen olmadan mavi olmaz bana
Okyanusun içindeki her kum tanesinin su ile bütünleşmesi gibiydi benim sana olan inancım.
Bütün dünyam, uzayın karanlıkları kadar kararmışken sen çıktın karşıma, bir güneş misali.
Kalbim seni görünce o kadar hızlı atmaya başlıyor ki, işte çoğu zaman bu yüzden yanından uzaklaşıyorum.
Bugüne kadar karşılaştığım onca insan oldu. Ama hiçbiri benim can kırıklarımı birleştiremedi.
En sevdiğim mevsim bahar, en sevdiğim ay Hazirandır. Yılın bu zamanları senin gülüşünü hatırlatır bana.
Her gece yatağa yatarken, seni rüyalarımda görmeyi diliyorum. Tanrımın tek kabul ettiği duam bu olsa gerek.
Hayata karşı dimdik durdum bugüne kadar. Beni devirmeye sadece senin rüzgârın yetti.
Gülüşünün güzelliğini anlatabilmek için ya yazar olmam ya da yönetmen olup filmini çekmen gerek.
Dualarımda ki en büyük yakarış, senin nefes alışını içimde hissedilmek oldu hep.
Sana ulaşma çabam, göz yaşlarımın derin bir kuyuya akmasından daha zor.
Çok zor geçen bir günün ardından bile, sana kavuşma sevinci beni yaşamın sınırlarına dahil etmeyi başarıyor.
Öyle bir yolculuğa çıkmak istiyorum ki, bütün dünyayı gezmek, görünmeyen bütün güzellikleri görmek istiyorum. İşte bu yüzden her defasında sana geliyorum.
Ölümsüzlük neydi, bir fikrin bütün dünyayı sarması mı, bir başyapıtın sürekli çalması mı, bir resmin çok büyük değerlere satılması mı? Hayır, ölümsüzlük sana olan aşkın, senin tarafından hiç bilinmemesidir.
Bu dünyada seninle kavuşma fırsatını Tanrım bana sunmadı. Bu yüzden 1800 lerin İngiltere’sinde, küçük bir köyde çocuklarımızı büyütece bileceğimiz zamanı diliyorum.
Ben artık seninle nasıl birlikte olabilirim diye düşünmek istemiyorum. Direkt olarak balayına hangi ülkeye gidelim tartışmalarına geçmek istiyorum.
Ben senin, yemekten sonra yapacağın Türk kahvesine talibim.
Beni derbeder yapan kederim, senin benim kaderim oluncaya kadarmış.
Her sabah uyandığımda senden gelen “Günaydın” mesajını görmek için bile sonsuza kadar yaşayabiliriz.
Hasret sana olan sevgimin özeti gibiydi. Bir gün seninle karşılaşabilmeyi ümit ederken, ölüm buna engel oldu.
Öyle zamanlar gelir ki, duygularını başkalarına anlatamazsın. Sadece yaşarsın, bütün kalbinin derinliklerinde hissedersin.
Sevdaya Dair Sözler
Ne zaman ki yalnızlık duygusuna kapılırsan, elini kalbini götür. Geçmişte de gelecekte de ben hep senin en yakınında, kalbinin derinliklerinde olacağım.
Her gün saydım, senin benden uzak olduğun günleri. Duvarlara çentik attım. Yer kalmadı, günler bitti, söyle sevgilim neredesin sen.
Bir incinin parıltısını kalbinde taşımasaydın bile ben seni bulur, kömürü elmasa dönüştürürdüm.
Bir arının, çiçeğin etrafında aşkla vızıldaması, gökyüzünün okyanuslara rengini vermesi gibiydi benim sana olan tutkum.
Bir gün gelecek, birine âşık olacaksın, beni bir daha hiç hatırlamayacaksın belki de ama ben kızımın adına senin adını vereceğim, her an seni anımsamak için.
Yıldızların altında, sarhoş olup, hiç bilmediğimiz konular hakkında saçmalamak, dünya hiç yokmuş gibi davranmak istiyorum.
Ölüm beni almaya çalışırsa, ona yapacağım son bir şeyin olduğunu söyleyeceğim. Senin gözlerine son bir kez bakmayı dileyeceğim.
Şairin biri derki, onu gördüğünde her şeyi anlayacaksın demişti. Dünya üzerindeki en güzel olabilecek şeyi dahi, düşünmeyeceksin. Önce kalbin, sonra ellerin titreyecek, en son dizlerinin bağı çözülecek, bunu en derininde hissedeceksin.
Tesla’nın bilime olan, taraftarın takımına olan, bir yazarın yalnızlığa özlemi gibiydi, benim sana olan aşkımı anlatacak kelimeler.
Bana en çok güç veren şeyin, seninle her gün birlikte nefes alışımız olduğunu bilseydin, bir an dahi yanımdan ayrılmazdın.
Eğer bir gün beni, hayallerine dahil edecek birini bulursam, hiç vakit kaybetmeyeceğim.
Sen benim kalbimi öyle bir yaktın ki, her sigara içişimde seni getiriyor aklıma.
Ellerim bir gün tutmayacak, gözlerin zor görecek, kulaklarım az duyacak, kalbim tekleyecek, yüzümdeki kırışıklıklar alıp başını gidecek, ama bir tek sen kalsan yeter.
Seni o kadar özledim ki, göç eden martılarla sana getirmeleri için mektup yazdım. Bakarsın, sende fark edersin senin için martıları.
Bir ıssızlığın ortasında, zifiri karanlıkta, ne zaman bir ışığa ihtiyaç duysam seni düşünüyorum. Pırıl pırıl gözerin her yeri aydınlatmaya yetiyor.
Bir gün birine âşık olursan, ona özgür olduğunu söyle, eğer seni gerçekten seviyorsa, hiçbir yere gitmeyecektir.
Bu dünyada bir kez hayat bulacaksın. Hayal ettiğin ne varsa yap. Eğer bunu daha çabuk yapmak istiyorsan yalnız başına, daha mutlu yapmak istiyorsan sevdiğin biri ile yap.
Bir çay demle, otur bir sigara yak, sonra ona kavuşma hayalini kur. Son sigaran bitinceye, demlikteki son çay kalana kadar zamanın var.
İmkansızlarım içinde oturmuş, seninle mümkün olabileceğimizin hayalini kuruyorum.
Beni kimse anlamadı, sokakta mendil satan çocukta, kahvede köşesinde sigara içen yaşlı amca da yakınımdakilerin hiçbiri de ama en çok acıtanı senin beni anlamaman oldu.
Oysa ki gitmek kolaydı, bırakıp uçsuz bucaksız bir yere gidebilir, beni hiç tanımayan insanların arasında yaşayabilirdim. Ama ben gitmedim zor olanı seçtim, her gün sana bakmayı ama hiç kavuşamayacağımızı bilmeyi seçtim.
Sen koca bir okyanusun suyusun, ben ise okyanusun kumu. Hep yan yanayız ama hiç kavuşamıyoruz.
Biz hiç çocuklar gibi olamadık. Kavga edip gururumuzu bir kenara bırakıp, tekrar evcilik oynamaya devam etmedik.
Bu hayatta, her insan birini bulabilir. Bu çok olağandır aslında. Durumun ilginç yanı, birbirini bulan insanların gerçek mutluluğu bütün kalplerinde hissettiğidir.